Vogue'dan Önce Bugün Ne Giyemedim'de!

Ayrılığa daha fazla dayanamayıp zıpkın gibi bir postla dönüşümüzü yaptık işte. Bugün sizin için kızkardeşimle birlikte yeni açılan Kumpanya 62'yi gezdik. Vogue ve Super dergileri de burada bir çekim yapmışlar ama biz onlardan önce davranıp size bu harika mekanı tanıtmak istedik. Yani Vogue'dan önce tabi ki Bugün Ne Giyemedim'de. Öhööömmm!


  

Kumpanya 62, bir çoğu La Salle Akademi mezunu 12 kişilik bir ekibin elinden çıkan tasarımlarla donatılmış çok tatlı bir butik. İlk koleksiyonun konsepti Alice In Wonderland.




Bir sirk gibi dekore edilmiş mekanda giysileri kırmızı çadırlarda deneyebiliyorsunuz. Diyelim ki elbiseyi giydiniz ama göğüs kupu size dar geldi hemen Ahmet Bey'le konuşuyorsunuz, ölçülerinizi veriyorsunuz, renklerini seçiyorsunuz ve elbiseniz size özel yeniden dikiliyor. Atölye hemen alt katta. Çantalarla başlayalım.





Hotiç için yaptığı çantalardan hatırlayacağımız Güneş Dericioğlu'nun çantalarını sevdik, sevdalandık, onlara kah sarıldık, kah kolumuza doladık, kah öpüştük, kah koklaştık.




Önce kıyafetleri askılarında çekecektik ama sonra rujumuzu çakıp kendimiz giyelim dedik. İşte moda dünyasının trendlerini belirleyen, tasarım dünyasına ilham olan, akımların ötesinde kalp atışlarını hızlandıran o müthiş fotolar. 



Yukarıdaki siyah beyaz bluzu sirk konseptine çok yakıştırdık. Önü siyah arkası beyaz her iki tarafından da giyilebilen İpek Arnas tasarımı bu palyaço bluzu sonradan almak üzere gözyaşlarıyla askıya geri astık. Aşağıda beni ağlarken görebilirsiniz. Çık içimden Bihter çık!



Kızkardeşim üzülmeyeyim diye bana yukarıdaki Sudi Etüz imzalı ipek gömleği giydirdi, sonra da fotoğrafımı çekti. Bakalım bu fotodaki çekim hatasını bulabilecek misiniz? Omuzlarındaki incileri benden çok annem beğenecek biliyorum.

Bu yıl tulum manyaklar gibi moda biliyorsunuz. Biz de Tuğçe Ülkümen'in tulumunu sevdik. Güneş gözlükleriyle tulumun havasını tavana vurdurduk.




Gözlük demişken size vintage Dior, Gucci ve Osse gözlüklerden de söz etmek istiyorum. Mağaza sahipleri hiç kullanılmamış bu gözlükleri bir depodan çıkarmışlar ve satışa sunmuşlar. Allah onların bahtını yapsın, mutlu etsin inşallah!




Seher Şehirli'nin bu dökümlü siyah ceketini...



Sudi Etüz'ün bu güçlü omuzlu siyah ceketini...



Ve yine Sudi Etüz'ün bu tüylü ceketini çıkarmamak için çok mücadele verdik. Kızkardeşim alttaki bu ceketle Zeki Müren'e ne kadar benziyor değil mi? Canım benim.



Alice In Wonderland' dan çıkma bu Pırıl Sürmen elbisesini mekana en uyumlu elbise seçtik. Altta 9 yaşındaki küçük kardeşimi görebilirsiniz.




Kumpanya 62'de geçirdiğimiz saatler boyunca bize eşlik eden, sabırla tüm manyaklıklarımıza ve tuhaf isteklerimize boyun eğen, bize çok güzel bilgiler veren Ahmet Bey'e çok teşekkür ederiz.

Kuzucuklarım adresi bulamaz diye yazıyorum. Dr. Orhan Ersek S. No:53 Topağacı

PS: Bu sitede tadilat işini düğün hazırlıkları nedeniyle çok ihmal ettik. Bu gidişle bir süre daha edeceğiz. Ama postlar birikti, bu yüzden yazmaya devam. Hadi görüşürüz.

Louboutin

Resimdeki ünlüyü tanıdınız mı? Büyücü Christian Louboutin. Kendisi yaptığı ayakkabılarla kadınları büyüleyip, paralarını alıyor.
Paris'te atölyesinde çalışan bir bakirenin kırmızı ojesiyle tabanlarını boyadığı ayakkabıları ile binlerce kadını tuzağa düşürdüğü söyleniyor.


Bu zavallı kadınların sadece paraları değil koşma kabiliyetleri de bu ayakkabılarla ellerinden alınıyor. Ama Mösyö Louboutin bütün bunlara karşılık kadınlara muhteşem bir yürüyüş hediye ettiğini söylüyor. Ben youtube'da birkaç video aradım. Ama başka dünyalara karıştım. Binlerce kadın değişik ayakkabılarıyla meyve sebze eziyor, bira kutusu açıyor. Biberlisi, karpuzlusu, üzümlüsü, cipslisi, yoğurtlusu mu istersiniz. Ben pizzalıyı izlerken bıraktım. Fetiş mi yoksa başka bir manyaklık mı anlamadım hiç. Beynim döndü, şoklardayım. Ama bir yaşıma daha girdim. 23 oldum. Neyse...İnternetten benim gibi başka alemlere dalmadan güzel Louboutin ayakkabılar bakar, ağlarsınız. Ben o yüzden yazmadım bu postu. Sizi hala twitter'dan görmemiş olanlarınız varsa diye Dita Von Teese'in muhteşem Louboutin koleksiyonunu beğeninize sunuyorum.


Bir çoğu özel tasarım olan bu sanat eserlerinden aşağıdakini büyücümüz bu ahlaksız kadının sahne show'u için hazırlamış.



Ooffffff kalbim sıkışıyor, moralim yerlerde. En iyisi gidip rakı içeyim. Çıktım ben.

tarihte "bugün ne giyemedim"

sevgili moda monçiçileri, 

bugün sizi "bugün ne giyemedim"in tozlu raflarında bir yolculuğa çıkartmak istiyorum.
yıllar boyunca kâh ebay'den, kâh etsy'den, kâh başka alışveriş sitelerinden görüp satın almaya niyetlenip burun farkıyla kaçırdıklarımın hatırasına buyrun... 

bu görselleri hâlâ saklıyor olmam size acımın ne kadar derin olduğunu göstermeye kâfi olsun diyor ve bugün ne giyemedim'in bir anlamda kuruluş hikâyesine hoşgeldiniz diyorum.
*burada yaylılar giriyor ♫♪* 

mahvımın sebeplerine, ilk olarak elbiselerle başlamak istiyorum.
2 yıl kadar önce amerikanya ile aramızdaki saat farkı nedeniyle, bana kelebeği anımsatan bu yeşil babydoll vintage elbiseyi o gece uyuyakaldığımdan kaçırmış idim.
gaflet uykusu mübarek. 
 

uyanıp da kalkamadığımdan, aynı akşam satış süresi dolan bu yavrucuğu da başka ellere teslim etmiş oldum. lacivert üzerine beyaz kolları ve yakasıyla 70'lerden bugünlere benim olmak için beklemişti ama ben sevdim, eller aldı. 
 

bu pis zencinin üzerinde gördüğünüz yavruağzı elbiseyi de yine 2-3 sene evvel, tatilde olduğum için kaçırmıştım. halbuki o elbise benim olacaktı, onu gardrobumun prensesi yapacaktım. 
 

bu elbiseyi de japon ırıspılarına benzer miyim, komşular ne der acaba sürüncemesindeyken, bir kız sinsince gelmiş ve "buy it now"a basmış. 
ben tam kararımı vermiş ve o kalpli kemer tokasına kurban olayım uleaaan diye bağırarak ebay sayfasını açmışken gördüğüm sorry ama satıldı ibaresi yüzünden bir süre hayata küstüm. 
 

bu topshop trenchkot'ların türkiye'ye gelmesini bekledim ama galiba gelmedi. o yüzden ebay'den buldum ama bu sefer de fiyat+shipping çok pahalı geldiğinden alamadım.


sıra geldi ayakkabılara.
bu iki ayakkabıyı da etsy'de alsam mı almasam mı kararını veremediğim için başka patilere kaptırdım. ikisi de vintage ve ikisi de 38 numara. aslında bunlar bir işaret tabii ama bazen insanın basireti bağlanıyor. 
  

arkadaşlarım bilir. çoğu insanın aksine maviden nefret ederim, tiksinirim. ama bu ayakkabılar tüm nefretimi unutmama sebep olmuştu. yazık.
inşallah giyenlerin ayaklarında nasır çıkar, mantar olur. 
 

işte böyle. bizimkisi bir giyememe hikâyesi. aslında daha çok uzar bu liste ama bu kadarı bile bana yetti, şimdi izninizle tuvalete gidip biraz ağlamak istiyorum.

cem bebe

Cumartesi sabahı, akşamdan kalan beton kafaları düzeltmeye çalışırken bir mesaj geldi. ''Tebrikler teyze oldunuz!'' Taş kalpli, acımasız arkadaşımız Nazi Selen anne olmuştu. Bir erkeğin hamile kalması kadar mucizevi bir olaydı Selen'in hamile kalması. Bir de üzerine doğurması ne kadar kararlı olduğunu gösterdi bize.
Şu anda bu satırları okuyup ben asla evlenmeyeceğim, doğurmayacağım diyen genç okurlara burdan seslenmek istiyorum. Aldanıyorsun! Bak aşağıdaki resimlere tekrar düşün.Biz kızkardeşimle Amsterdam'da ölümcül soğuğa karşın sokaklarda fink atarken bulduk bu punk bebe kıyafetlerini ve hemen Selen'e iki tane aldık. Cem bu şekilde doğuştan stil sahibi bir bebek olmayı başardı. Bunlar aslında çok pahalı değiller ama biz Selen'e öyle söyledik. Bozmayın;)




Daha önce size kız kardeşimin bebeği olursa onun dayısı olmaya ve tüm kötü alışkanlıklarını kazandırmaya and içtiğimi anlatmıştım. Yukarıdaki ve aşağıdaki modelleri babasının sempatisini kazanacağımı düşündüğüm için yeğenim Mandalina için seçtim. (Mandalinayı neden büyük harfle yazdığımı da artık annesi açıklasın.)

Mandalina ilk sigarasını içtiğinde üzerinde bu tshirt olsun istiyorum. Aşağıdaki ayakkabıyla da o sigarayı söndürsün diye hayal ediyorum.


Aşağıdakini Ramones konserine bilet bulamayınca birlikte ilk sahte biletimizi yaparken giymesini istiyorum yeğenimin. Ya da tükürük ve çiş kokulu bir rock bara gittiğimizde bizi içeriye almazlarsa kapıda çıkaracağımız kavgada...
Aşağıdakini bilardoya ya da barbut atmaya giderken giyebilir. Erkek olursa da pavyona giderken giyer. Ya da kızlara yazarken.


O günlere henüz çok var ama benimki için de aşağıdakileri seçtim.Tütüleri ile birlikte set olarak satılıyor.


Evet artık teyze oldum. Çok mutluyum. Ama esas dayı olduğumda ortalık çok karışacak. Cem, bak Mandalina dayısıyla ne itlikler yapıyor ben niye evde oturuyorum diyecek. Keşke teyzem benim dayım olsaydı diyecek. Buna eminim. Kafam çok karıştı. Bitsin bu post.

sevdiğimiz bazı çinliler

ablamın ve benim oldukça acımasız bir mizah anlayışımız vardır. bize gülmeyene pek rastlamadık ama güldükten sonra pişmanlık duyanlar oluyor.
bundan sıkça payını alanlardan biri de çinliler.

ama derek lam yüzünden kendimden utandım yemin ederim. bundan sonra yalnızca nasreddin hoca dozajında şakalar yapacağım. 


ajansta bizi takip eden bazı arkadaşlar, rastladıkça "bugün yine ne giyemedin zeyno?" diye soruyorlar. bugün derek lam 2010 ilkbahar koleksiyonundan bu beybileri giyemedim arkadaşlar. 
 
hele bu en alttakinin duvardan duvara posterini yapmak ve geceleri mum ışığında ona bakarak buzlu viskimi yudumlamak istiyorum. 
 
en güzel elbiseyi de kendi gibi bi çinliye giydirmiş küçük şeytan.
neyse.