ne duruyorsun helva yapsana

kırmızı severim, lacivert severim, yıldız severim, ciccì coccò severim.



siyah severim, beyaz severim, bootie severim, yıldız severim, ciccì coccò severim. 

bugün bunları giyemedim ama haftasonu üşenmez de lazy'ye gidersem ve hâlâ bitmemişlerse, belki haftaya giyerim, hehe.

Treat Yourself In Amsterdam


Herkese Selamlar! Kız kardeşimle Amsterdam'a yaptığımız seyahat açıkçası bizi biraz hayal kırıklığına uğrattı. Tamam sokaklar, kızlar, erkekler, yemekler, uyuşturucu, kumar ve fuhuş sınırsız seçenekte. Ancak kıyafetler için aynısını söylemek mümkün değil. Bitli vintage butikleri ve içinde bir sandalye, dört çatal olan beş bin metre karelik tasarım mekanlarını burada yazıp canınızı sıkmayacağım. Onun yerine ağzınızı sulandıracak yegane keşfimle tanıştıracağım sizi. Burası iki katlı bir pin-up girl kostüm dükkanı. Yani özetle cennet! Solda sahibesinin bir moda fotoğrafını görüyorsunuz. Aşağıda da beni kırmayıp verdiği pozu bulacaksınız.








Utanmasaydım sırtındaki süper dövmeyi de çekerdim.

Krakerli elbise:)
İşte böyle sevgili pıtırcıklarım. Yeni keşiflerimizle karşınızda olacağız. Hadi kaçtım ben...

milkyhead'in hastasıyım

iki ciğerinin arasında kalbi olan ve etten kemikten yapılmış her genç kızımız küçük prens'i okuduysa sevmiş, başına taç etmiştir. bence ayağına pabuc etmesinin de bir sakıncası yok.

milkyhead shoes da öyle düşünmüş. (milkyhead hakkında birkaç post daha çıkacak, baktıkça salyalarıma hakim olamıyorum zira.) (zira mı dedim ben demin? hehehe, dede miyim neyim.)
ben bugün bu ayakkabıları giyemedim a dostlar.


"yediğin, içtiğin, küçük prens'in senin olsun bize amsterdam'da neler giyemediğini anlat" dediğinizi duyar gibiyim. amsterdam biraz toto çıktı o konuda.
ay farkıyla büyük ablam, bir sonraki postta kayda değer bulduğumuz yegane dükkanı yazacak.